Kalbe giden damarlarda meydana gelen daralmaya bağlı hastalıkların tedavisinde önce stent, sonra by-pass gibi bir sıralamanın olmadığı; uygulanacak yöntemin hastalığın şekline göre belirlenmesi gerektiği belirtildi. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Başhekimi ve Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ali Özatik, “Kalp hastalıkları tedavisinde önce stent, sonra by-pass gibi bir sıralama olduğunu düşünmemek gerekiyor. Çünkü doğrudan by-pass yapılması gereken bir hastaya stent takmak, hastanın kalp krizi geçirme riskini içinde barındırıyor.” uyarısında bulundu.
Türkiye’de ölüm nedenlerinin başında koroner arter damar hastalıkları gelmesi dikkat çekiyor. Kalp kasını besleyen bu damarlarda meydana gelen sertlik veya kireçlenmenin kalp krizine yol açtığı belirtiliyor. Kalbi besleyen damarlarda meydana gelen daralma ya da tıkanıklıkların ilk belirtilerinin de eforla; yani yürürken, egzersiz yaparken ya da merdiven çıkarken kendini gösteren ağrı, acı, bıçak saplanması hissi gibi şikayetlerle oluştuğu kaydediliyor. Ancak kişinin dinlendiği zamanlarda da bu tür şikayetlerinin devam etmesi, koroner arter hastalık ihtimalinin bulunduğunu gösterdiği vurgulanıyor.
Söz konusu belirtiler görülmese bile, 40’lı yaşlarda iki yılda bir, 50’lerde ise her yıl şeker profili, tansiyon ve kan yağlarının ölçülmesi gerektiğini belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Başhekimi ve Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ali Dr. Özatik, 15 dakikadan uzun süren göğüs ağrılarında, hekime başvurmanın hayati önem taşıdığını kaydetti. Son yıllarda balon ve stent uygulamalarının by-pass cerrahisine alternatif olduğu düşüncesinin hakim olmaya başladığını kaydeden Dr. Özatik, “Bu yanlış, çünkü bu tedavi yöntemleri birbirinin alternatifi olamaz, hastanın durumuna göre bu yöntemlerden biri tercih edilmeli.” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Özatik, kalbi besleyen damarlarda bir darlık ve diğer damarlarda da sorun görülüyorsa öncelikli tedavinin by-pass olduğunu vurgulayarak, hastanın ana damarındaki darlığın ileri düzeyde olması durumunda ise hastaya by-pass değil, stent ya da balon uygulaması yapılması gerektiğini dile getirdi. By-pass olması gereken hastaya başka bir tedavi yönteminin uygulanamadığını ifade eden Dr. Özatik, by-pass geçmiş yıllarda kullanılan malzemeler ve deneyim eksikliği nedeniyle yüksek riskli bir ameliyat olsa da, risk düzeyinin bugün yüzde 1-2 civarında olduğunun altını çizdi.
Bu oranın en basit ameliyatlarda geçerli olduğunu vurgulayan Dr. Özatik, “Bu oran by-passın riskli bir operasyon olmadığını kanıtı. Bu nedenle bu operasyona girmekten korkanlar, korkmadan by-pass olsun.” diye konuştu.
By- Pass korku olmaktan çıktı

By- Pass korku olmaktan çıktı
SON EKLENEN GALERİLER
Diğer Haberler




ÜYE İŞLEMLERİ
ÜYE İŞLEMLERİ
- 17:16 - Eskişehir Sağlık Sen'den Ankara Çıkarması
- 11:40 - Erzurum polisi, bıçaklama vakalarına dikkat çekmek için kan bağışında bulundu
- 11:40 - Karadeniz: Beşiktaş'ın ruhuyu yabancı oyuncular yok etti
- 11:36 - Kar yağdı, Bursa'da 41 köy yolu ulaşıma kapandı
- 11:34 - Aclan Acar: 2012’de otomotiv sektörü bir miktar küçülecek
- 11:30 - Kar İstanbul’da kar etkisini artırdı, AKOM alarma geçti
- 11:28 - Bursaspor, Manisa'daki 830 bileti az buluyor
- 11:27 - Bartın basınının tarihi kitaplaştırıldı
- 11:25 - Osmaniye’de 21 hırsızlık olayı aydınlatıldı
- 11:25 - Kuş gözlemcileri, Şanlıurfa’da 56 bin 595 kuş gözlemledi
- 11:20 - Malatya'da 14 kilo esrar ele geçirildi
- 11:17 - Zile zabıtasından pazarcılara broşürlü uyarı
- 11:15 - Buzlu yolda kaza: 1 ölü, 23 yaralı
- 11:14 - Üniversitelerin 'haber' karnesi
- 11:13 - Erzincan'da 218 köy yolu ulaşıma kapandı
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 Vilayet 26 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 000 000 00 00
Tel : 0 000 000 00 00