Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu (URAK) Başkanı Ali Koç, Türkiye'de şehirlerarası rekabetçiliğin halen anlaşılamadığını, bunun sebebin ise rekabetle teşvik kelimesinin birlikte anılması olduğunu söyledi.
Koç, "Türkiye'de rekabet denince ilk akla gelen konu teşviktir. Teşvik alan illerin rekabette öne çıkacağı, almayanların ise geride kalacağı sanılıyor. Bu doğru değildir. Rekabetçilğin dinamosu teşvik olmamalıdır." dedi.
Eskişehir Ticaret Odası (ETO) tarafından düzenlenen 'Eskişehir Yerel ve Küresel Rekabetin Neresinde ?' konulu panele katılan Ali Koç, Türkiye'nin daha hızlı ve sürdürülebilir ekonomi yolunda ilerleyebilmesi için sektörel ve bölgesel rekabet stratejilerin gerçekleştirilmesi için projelerin geliştirilmesi gerektiğini kaydetti. Bireylerin ve şirketlerin başarıya, ülkelerin ulusal ve uluslararası daha üst seviyede refaha ulaşmaları için dünyanın en rekabetçi ekonomileri ile yarış edebiliyor olmaları gerektiğini dikkat çeken Koç, "Bu sebeple rekabetçilik çok önem arz etmekte. Artık şehirler de uluslararası rekabet yarışının da ana unsuru olmuştur." ifadesini kullandı.
Türkiye'de şehirlerin rekabet güçlerinin artması için doğru kaynakları kullanmaları ve rekabet aynasından kendilerine bakmayı öğrenmeleri gerektiğinin altını çizen Koç, "Bu sayede rekabet dünyasındaki yerini, gücünü ve eksikliklerini tespit edebilen şehirler hedeflerini ve o hedeflere ulaşabilecek stratejileri de bu verilerden yararlanarak oluşturmalıdır." diye konuştu.
Türkiye'nin refah seviyesinin yükselmesi için hedeflediği ekonomik potansiyele ulaşması gerektiğini, bunun için de önce mevcut ekonomik potansiyeli kullanması gerektiğine işaret eden Koç, şöyle devam etti: "Türkiye, ülkeler gibi, uluslararası arenada farklı ülkelerle rekabet ederken, bu ülkelerin şehirleri kendi aralarında rekabet halindeler.Dünyada bugün marka haline gelmiş pek çok şehir, önce rekabet aynasından kendisine bakmayı öğrenmiş.Rekabet dünyasındaki yerini ve eksikliklerini tespit etmiştir.Sonra da hedeflerini ve o hedeflere ulaşacak stratejileri bu verilerden yararlanarak oluşturmuştur."
Oysa Türkiye'de şehirlerarası rekabetçiliğin ise hala net olarak anlaşılamadığını, gelişmediğini vurgulayan Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu konulardaki en büyük yanılgılardan birisi rekabetle teşvik kelimesinin birlikte anılmasıdır.Türkiye de maalesef rekabet denince ilk akla gelen konu teşvik'tir. Teşvik alan illerin rekabette öne çıkacağı, almayanların ise geride kalacağı gibi bir algılama var. Doğru teşvik elbette itici bir güçtür. Ama her şey değildir. Bazı uzmanlar kamu teşvikinin, girişimciliği ve rekabeti körelttiğini ileri sürmektedir. Rekabetçiliğin dinamosu teşvik ve teşvik beklentisi olmamalı. Her ilin potonsiyali veya güçlü ve zayıf yönü vardır. Yapılması gereken hem il hem ülke bazında öncelikle görüntünün ne olduğunu anlamak ve temel stratejileri bu görüntü üzerinde saptamaktır. Bu yaklaşım doğrultusunda, bizim de şehirlerimizi rekabet açısından nasıl pozisyonlaşacağımızı belirlememiz lazım."
Türkiye ekonomisinin rekabetçi olmaktan başka çıkış yolunun olmadığının altını çizen Koç, bunun için de doğru ve objektif bilgiye dayanan analizlere, daha fazla ihtiyaç olduğunu ifade etti.
İLLER ARASI REKABETÇİLİK ENDEKSİ PROJESİ HAYATA GEÇTİ
Koç, URAK'ın, Türkiye'de ilk defa şehirlerin rekabetçiliğinin her yıl yenilenebilir şekilde ölçümlenmesi amacıyla, İllerarası Rekabetçilik Endeksi projesinin hayata geçirdiğini dile getirdi. Söz konusu projenin Türkiye'de daha önce yapılan benzer çalışmalardan farklı olduğunu işaret eden Koç, ''Her yıl tekrarlanacak olan çalışmayla yıldan yıla il bazındaki gelişme ya da gerileme ortaya çıkacak. Çalışmanın endeks yöntemi, ulusal ve uluslararası düzeyde daha önce değişik kurumlar tarafından yapılanların analiz edilmesi ve bu yöntemlerden, Türkiye şartlarını en iyi değerlendirebilecek olanın saptanmasıyla belirlenmiştir." açıklamasını yaptı.
Yapılan analizlerde, Eskişehir'in Türkiye'de üniversite eğitimi konusunda önemli bir birinciliğinin bulunduğunun altını çizen Koç, "Eskişehir, üniversite öğrencisi başına düşen öğretim üyesi oranında Türkiye'de ilk sırada yer alıyor.Kişi başına düşen uzman hekim oranında ise üçüncü sırada. Kişi başına düşen yatak sayısında 4'üncü sırada olan Eskişehir'de hasta olmak bile avantajlı görünüyor. Kişi başına alışveriş merkezi alanında da Eskişehir'in 2008 yılında Türkiye'nin ilk sırasında yer aldığını gördük. Çalışmamızda Eskişehir'in Türkiye genelinde toplam rekabetçilikte 6. sırada, beşeri sermaye ve yaşam kalitesi bakımından ise İzmir'i geride bırakarak İstanbul ve Ankara'dan sonra 3. sırada yer alıyor. Eskişehir'in sahip olduğu üniversiteler sayesinde ciddi bir kalifiye insan kaynağına sahip olduğu belirlenmiştir." diye konuştu.