Eskişehir Barosu üyesi bir grup avukat, yargıda telekulak iddialarını protesto etti. Baro Başkanı Yusuf Yıldırım ise "Ne söyleyeceğimi, beni ve arkadaşlarımı dinleyenler biliyordur. Konuşmam özel hayatıma saygı duyarak beni dinlemeyen meslektaşlarıma, Eskişehir halkına ve basının güzide temsilcilerinedir." dedi.
Eskişehir Barosu üyesi 35 avukat, cübbelerini giyerek adliye binası önünde toplandı.
Avukatlar adına bir açıklama yapan Baro Başkanı Yusuf Yıldırım, buradaki konuşmasının bilindiğini söyleyerek, dilendiğini iddia etti. Yıldırım, "Benim ne söyleyeceğimi beni ve bizleri dinleyenler elbette biliyordur. Bu söylevlerim özel hayatıma saygı duyarak beni dinlemeyen değerli meslektaşlarımadır. Eskişehir halkına ve basının güzide temsilcilerinedir." diye konuştu.
Hukukun amacının özgürlükleri kaldırmak veya kısıtlamak olmadığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti: "Hukuk korunmalı ve genişletilmelidir. Bizler hukuk devleti, özgürlük, demokrasi, insan hakları ve adaleti savunurken bugün ülkemizde özgürlük, demokrasi, hukuk ve insan hakları aleyhine adımlar atılması biz hukukçularda kaygı yaratmıştır. Bizler yargı bağımsızlığının önündeki engellerin kaldırılmasını, Anayasa, hukuk devleti ve erkler ayrılığı ilkelerini zedeleyen hükümlerin değiştirilmesini, yürütmenin yargı üzerindeki elini tamamen çekmesini, yargı reformunun yürürlüğe konulmasını beklerken aksi uygulamaların olduğu kanaati uyandıran son dönemdeki olaylar hayal kırıklığı oluşturmuştur."
Başkan Yıldırım, Ergenekon soruşturması olarak bilinen davada ve diğer soruşturmalar da yaşanan hukuksuzlukların ve avukatların işyerleri ile evlerinin yasa hükümlerine aykırı biçimde arandığına dikkat çekti.
Yıldırım şöyle devam etti: "Usulüne uygun yedekleme yapılmadan bilgisayar ve bilgisayar kütüklerine el konuluyor. Şüpheli veya sanığa yüklenen suç dolayısıyla müdafiin bürosunun, konutunun, yerleşim yerinde bulunan telefonların dinlenmesi yasak olan baba ile oğul, eş ile yapılan telefon görüşmelerinin dava dosyalarının içine konulması hukuksuzlukların açık ve somut örnekleridir" .
Hâkimlerin de dinleme kararı verirken dosyayı okumamakta ve yasal şarların oluşup oluşmadığına bakmadığına da dikkat çeken Yıldırım, "İzmir'de bir hâkimin kendi telefonunun dinlenmesi yönünde verdiği karar, hukuksuzluğun en iyi örneğidir. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'nun içlerinde İstanbul Başsavcısı'nın da bulunduğu pek çok yargıcın dinlenmesini talep etmesine ve dinlenilmeleri yönünde hâkim kararı alınması kabul edilemez." diye konuştu.
Gündemdeki telekulak ve dinleme konularına da değinen Yıldırım, "En son olarak Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, telekulak skandalı, Adli Tıp raporları ve benzeri olaylar adalet ve yargı sisteminin ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunduğu apaçık ortaya koymaktadır. Giydiğimiz cübbe aydınlığı, eşitliği, hakkı adaleti, bağımsızlığı kardeşliği, barışı, onurlu bir yaşamı hiçbir güçten korkmadan cesurca ülkesini, insanını, bayrağını savunma simgesidir. Yargıyı savunma gereğini bir kez daha hissettik. Adalet binası içinde çözüm bulamadığımdan dışarıya çıktık." şeklinde konuştu.